.

.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Yok artık daha neler..... !!

Anne değil  ama bu defa Teyzeeee:)))
Vallahi pek fena alıştırdım ben ev ahalisini ve teyze, yeğen arkadaş gibi yakın çevreyi.. Beni değil kendilerini de aştı bunlar. Benim yapamayacaklarıma, yapamam ben dediklerime bile öyle kani olmuşlar ki sırtımı sıvazlayıp yaparsın sen yaparsın  deyip yolluyorlar ringe.
Üstelik kendi evimindeki ufak tefek yaptığım tadilatları aştım artık dışarıya da iş yapmaya başladım. Bu kadar giriş yaptıktan sonra işin özüne geçeyim de ne demek istediğimi  anlayın da gelin bana hak vermeyin.

Geçen gün teyzemin koltuklarına kumaş almak için İMÇ'ye gittik. Dükkanın 2 kapısı var biri çarşının içine açılıyor diğeri caddeye, biz birinin önünde cızz içip kumaşın hazırlanmasını beklerken teyzem diğer kapıdan hangi araysa çıkmış çarşı içindeki dükkanları gezmiş, alışveriş yapmış geldi. Elinde bir torba, torbanın içinde bir  kağıt rulo ve bir torba da toz yapıştırıcı. Kendisi hiç anlamaz o işlerden, elindekileri görünce ''AAA ne yapacaksın sen onları? '' diye sordum gayrı ihtiyari. Cevap: ''Ben değil sen yapacaksın'' diye gayet dik oldu. Nasıl yani oldum, daha önce yapmadığım bulaşmadım bir şey, yapamamakta var uçunda ,kendi evim olsa hadi yap olmadı bir daha yap olmadı çağır birini yaptır da, dışarıya iş aldım resmen. AA ben yapamam ki dedikçe de surat asıldı, cevaplar tersleşti herkesin istediğini yapıyorsun da bana gelince mi demeler başladı baktım olmayacak, el mahkum eğdik boynumuzu  süklüm süklüm yaparız dedik.
Yaparız lafı çıktı yaaa, çayarım lafı da çıkar diye hemen ertesi gün diye tutturmaz mı, gittik yaptık. Duvar çok kötü durumda, zemin olarak hiç kaplamaya müsait değil ( Bak işte onu iyi anlarım:)) , sorun boya badana işine kış günü kalkışamayacağı için mayıs ayına kadar o kötü görüntüden kurtulmak, ne yaparsam ilk halinden kötü olmayacağına inanmış bir kere. Deli mi neee beni de inandırdı. Gittik yaptık pek fena olmadı, hani diyorum hiç fena olmadı, hani diyorum bundan iyisi olmazdı:)))
Duvarın dökülen yerlerini alçı ile sıvadım, sonra da hem duvara hem de kağıda yapıştırıcı sürerek duvara kağıdı döşedim aslında sadece kağıda sürün diyor klavuzda ama ben işimi garantiye aldım iki tarafa da sürdüm. Desenli bir kağıt tek başına bu işe kalkışmak pek akıl karı değil üstelik ama dalları filan hakkımı yemeyeyim çok güzel denk getirdim. Kurumasını bekleyemeden acil eve döndüm. Ardımdan alt komşusu yan komşusu gelmiş bakmışlar onlarda çok beğenmişler, aaa size de yapar isterseniz 2 dakika da diye başlamış beni pazarlamaya, hatta 2 top al yapıversin sana diye  ısrar bile etmiş, eder de korkarım ben ondan. Yookk valla daha nelerrrr teyzeee oldum olmasına her an tetikteyim şimdi kime çağrılacağım diye çünkü komşuları da pek hoştur  teyzemin, o sözü ciddiye alırlar kesin:) Bari çok desenli bir şey almasalar bir de bütün oda falan demeseler de  çok uğraştırmasalar beni...




23 Kasım 2011 Çarşamba

Yeni Yıl Etkinliği


Yeni bir yıla girmemize sayılı günler kala Sevgili Hayat Melodisi blog arkadaşımız yeni yıl etkinliği düzenlemiş çokta iyi yapmış. Dün gece face'de dolaşırken gördüm sonra gidip bloğuna baktım, biraz hareket, biraz heyecan, bir küçük mutluluk iyi gelecek ruhuma diye düşündüm ve bodoslama daldım ,ben de varım dedim...

Hadi, hadi sizde gelin...


Kaynak: Hediye Paketi resmi hepsimeşhur.com'dan alınmıştır.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Bir şey olmadı:(


Yağmur'un ardından  güneş çıkınca belireceğini bildiğim o gökkuşağını arar gözlerim gökyüzünde gayrı ihtiyari her seferinde. O renklerin şerit şerit geçişlerini seyretmekten büyük zevk alırım. 3 Kasımda evden çektim bu görüntüleri...








Annemler çocukken gökkuşağının altından geçince erkek olacaklarına inanırlarmış:))
Kan ter içinde altından geçmek için koşarlarmış:)) Annem her gökkuşağı gördüğümüzde anlatır bu saf çocuk hikayesini niye erkek olmak istediyseler bu kadar anlamakta zorluk çekerim, onun bıraktığı yerden teyzem devam eder, bizi de kandırdılar biz de inandık çocuktuk, koştuk altından geçince erkek olacağız diye bayır aşağı düştük dizlerimiz parçalandı der.
Vallahi ben kendimi yormadım hiç erkek olacağım diye mutlaka çocukken benim üzerimde de denemişlerdir bu inanışlarını ama kandığımı hatırlamıyorum zaten kendileri söylerlerdi sen de şöyle yapardın diye ama tık yok bu konuda. Hal böyleyken kadere bakın ki üstümden kendiliğinden geçti koskoca bir gökkuşağı hem de öylesi netti ki sanki gökyüzünü iki ayrı zamana böldü... Koşup yorulmak mı gerek bilemedim ama değişen bir şey olmadı ben hala aynı benim:))

18 Kasım 2011 Cuma

Deneme, deneme, bir, iki deneme...


Hamurla haşır neşir yoğruştuğum günlerde zevkle yayınlarını takip ettiğim Ne Desem Beğenirsin bloğunda Sevgili Nalancığımın paylaştığı  kitap ayracını görünce çok sevmiş ve yapacağım da illa yapacağım demiştim:)
İşte o günlerde ben de kendi yorumumu katarak özden fazla uzaklaşmadan soğuk seramik hamuru ile bu kitap ayracını yaptım. Bakıyorum da günler aylar ne çabuk geçiyor, okuduğum iki kitapta bana eşlik etti, hatta düşürüp tam da ayaklarının birleştiği yerden  kıracak kadar yaşlandı, ben resim çekip yayınlayana kadar.

Sevgili Nalancığımın  yorumunu ise yazıma link eklerken gördüm:( bu yüzden yapım aşamalarını çekmediğimden onları da yayınlayamıyorum:( Sonuçta benimki öylesine hamurla oynarken bir denemeydi. Daha önce arşivime kaydettiğim (yine kusuruma bakılmasın nereden kaydettiğimi bilmiyorum, kaynak bildirirseniz seve seve düzeltirim) sanırım kıyafet giydirilen kağıt bebeklerden birini istediğim boyuta getirdim print ettim, arkasına ince bir tabaka halinde soğuk seramik hamurunu oklava ile düzleştirip yapıştırdım ve bu bebeğe uygun  yine soğuk seramikle 2 ayak yapıp monte ettim.

Şimdi gelelim bir daha yapmayacaklarıma:))
Öncelikle kağıt bebeğin alt kısmını yani ayracın gövde kısmını karton, mukavva gibi daha dayanıklı bir malzemeden yapardım çünkü soğuk seramik fimo gibi dayanıklı değil ve kırılma riski çok fazla. Ayakları bedene monte etmek için  delik açardım ve telle bağlardım çünkü ayakları takmak için bıraktığım aralık hamur kuruyunca dar geldi bu yüzden de daha ilk düşürmemde tam  da o bölgeden kırıldı. Belki sadece pabuç yapmak daha akılcıl olurdu bu anlamda, çünkü elimden kitapla birlikte düşünce ayaklar bu kadar fazla dışarıda kalınca haliyle kırıldı:(  Bir de kıyafetlerini kumaş gibi materyallerle kendim giydirmek isterdim. Şimdi bu kadar çok şey yapmayacaksan neden yaptın bunu da gözümüzü yoruyorsun be kadın diye sorarlar adama değil mi? EE  boşuna dememişler deneye yanıla öğreneceğiz diye:)) 
N'apalım yani oldu bir kere:)) Öyleyse ne yapmalıyım ilerde daha düzgünce bu konuyu bir daha ele almalıyım.:)





Bu originalidir efendim:))

Valla fason işçi yok işin içinde:))

Uzun süredir sıkıntılı bir ruh haliyle dolanıyorum ortalıkta,  önce şehit haberleri, ardından çok sevdiğim değerli bir dostun kayıp haberi, ardından depremin acı yüzü, yine şehit haberleri, ardından  yine özel bir sürü bişiler... Sonra yine bir kayıp haberi, bir kayıp haberi daha. Ardından yine Van'da bir deprem... Bir kere bu moda girmeyeyim ardı arkası kesilmiyor, kesilmedikçe de kesilmeyecekmiş gibi geliyor daha da geriliyorum sanki. Ya da hepimizde böyle tezahur ediyor da ben de herkes kadar payıma düşen üzüntüyü alıyorum yüreğime...
Bayramdı , koşturmacalardı derken  bloğuma bile giremez oldum birazda bu nedenlerden.  Bu süreç zarfında elimin erdiğince Pride'in başlattığı kampanyaya destek vermek için Van'daki çocuklara  akşamları televizyon karşısına geçip bereler ördüm kaçına yetişeceğiz ki diye düşünmeden. İki çocuk fazladan ısınsın, uzaklarda bir yerlerde düşünüldüğünü hissedip mutlu olsun, daha ne isteriz ki değil mi? Ben iki ters bir düz örebiliyorum, örgü de özellikle elim çok hantal hatta iyicene hantallaşmış. 20 taneyi aştı  ördüklerim, eee daha fazla bekletmemek gerek bir an önce ulaşsın dedim, yanına yine onların seveceği bonbon şekerlerinden ekleyip Van Deprem Bölgesi, Kızılay Koordinasyon Merkezine göndermek üzere koliledim. Tez zamanda ulaşsın inşallah.
Elinizde polar kumaşla dikilecek şapka kalıplarınız varsa ve bana gönderirseniz çok sevinirim ayrıca yaş grubunu da belirtmeyi unutmayın çünkü en çok bu konuda sıkıntı çekmekteyim özellikle . Fason işçiler yan çiziyorlar şu aralar, bundan sonra örmektense dikerek katkı vermeye devam etmek niyetindeyim...