.

.

31 Aralık 2012 Pazartesi

NİCE MUTLU YILLARA...


Benim 
güzel
blog
arkadaşlarım;
kapınızı
sağlığın, huzurun
mutluluğun, bolluğun,
bereketin, üretimin,kahkahanın
sevincin, paylaşımın hiç eksik olmayacağı
bir yılın  çalmasını yürekten diliyorum.
Hepinizi çok seviyorum.
Sevgiler
Fiamma

25 Aralık 2012 Salı

Buyursun gelsin:))

Ben iflah olmam, kaşınıyorum durduk yerde:)) 
Herkes kuş evi yapar, civciv evi yapar, kedisine yuva yapar, yapar da yapar yani...
Eee ben napim, hiç normal bişi vesile olmuyor ki yaptıklarıma zaten, işte bu fare yuvası da onlardan oldu.
Peki bunu neden yaptım, eğer açıklayabilirsem nedenini sizde inanın bu kadar gönüllü davranmama hak vereceksiniz:)
İşte öyküsü:

Çok eskiden evlerde müteahhitlerin dediği oluyormuş sanırım:)) öyle ki hangi odada TV seyredilir, hangi odada yatılır tek karar mercii'nin onlar olduğunu bile düşündüydük zamanında deli deli:)) İşte biz de bu evlerden birine sahibiz ki isyan edip onların TV seyretmek için uygun gördükleri odayı yatak odası, yatmak için uygun gördükleri odayı da oturma odası yaptık. Tabiii sorun şu ki Tv yi seyredebilmemiz için o tarihlerde sitenin sistemine dahil duvardaki prizde bulunan minicik deliği diğer odaya  kapı üstlerinden uzun yol katetmeden nakletmenin tek yolu birbirine paralel  2 odanın duvarını matkapla delerek dolap arkalarından kabloyu geçirmekti:) Biz de onu yaptık işte o zamanlar ve halen de o sistemi kötü günler için muhafaza ediyoruz. Çünkü burada sıkça özellikle kış aylarında kesinti yaşayıp saatlerce televizyonsuz kalabiliyoruz. Yani bir nevi emniyet subabı ailenin, ben kaldırmaya kalksam, diğeri itiraz ediyor, duruyor orada sana ne zararı var deniyor. Dursun demeyin ben hergün temizlik yaparken onunla mücadele verip duruyorum yaa doladığım halinden çözülüp saçılıyor, ya toz tutuyor ya da tam önündeki balkon kapısını sıkıştırıyor.:( 
Yani bana ne değil durum:)) Tamam , eğer duracaksa o zaman benim istediğim gibi duracak deyip ben de  kolları sıvadım. Hadi bir kutuya koyup biraz yüksek bir yere bağlayayım,, hadi üstünü kaplayayım, hadi dam yapayım, hadi cam yapıp panjur takayım derken baktım bir ev yapmışım bile. İşte orada  ben bile tıkandım, kuş evi olsa o  yerde işi ne, kedi köpek sığmaz içine, arılar, güvercinler bizim evde zaten hiç zorlanmadan kendileri yapıyorlar yuvalarını, bana hiç ihtiyaçları yok, o yer seviyesinde olsa olsa bir fareciğe yuva olur deyip kapısını da yapıp  bir de keçe polar karışımı fare kondurdum.







Buyursun gelsin, vallahi, dört başı mamur bundan iyi yuva mı bulacak, duvarda bir delik değil yanlızca köşk yaptım ben ona üstelik:) EE arasıra peynir de veririm daha ne istiyor!

22 Aralık 2012 Cumartesi

BAYKUŞ GELİN&DAMAT NİKAH ŞEKERİ

Bugün internet hattı sürekli gidip geliyor, elişi adına herşeyi topladım kaldırdım fotoğrafları bilgisayardan mail'e aktarmaya kalktım, o da geldi beni buldu:((






Hat beklerken arada bu Baykuş Gelin&Damat Nikah Şekerini yaptım.
Fazla dağılmamak için yamacımdaki karton bir paketi kestim haliyle kalın geldi ve zorladı beni... Ama sonucu sevdim,çok şirin oldu:))  Şimdilik tek kullanımlık oldu ,altı açılınca içinden şekere ulaşılıyor sonrası at gitsin:) Yani kalıcı değil ama kalıcı birşey de yapılabilir, aklımda kullanılabilecek malzemeler bile hazır üstelik,
 üzerinde çalışıp patentini alsam mı ne?



Bir de sizlere yapıştırıcılar hakkında sormak istediğim bişiler var?

1. Evde her nev'i tutkal var, her gördüğümü de inanıp alıyorum üzerinde super yapırtırıcı yazısını görmeyeyim ama ben çok mutsuzum çünkü şuncacık şeyi bile yapıştırması saatleri alıyor. Koca mobilyaları nasıl yapıştırıyorlar hayret ki ne hayret deyip duruyorum ya da bu nev'i işler yapan nasıl yapıyor ona da şaşıyorum.

2. Sıcak Silikon kullanmayı da pek sevmiyorum, kumaş türevi şeyleri genelde görünmez iple dikerek çalışıyorum oysa çok zaman alıyor. Zamanla sıcak siliko şeffaflığını kaybediyor, sararıyor veya çözülüyor. Buna ikame bildiğiniz ve kullandığınız bir ürün var mı?

3. Tekstil yapıştırıcıları da aynı. Guterman'ın kullanıyorum ama ha Ali ha Veli hesabı o da özellikle ince kumaşlarda yağlı bir leke bırakıyor.

4. Uhu'nun kokusu evdekilere dokunuyor, bu yüzden kapalı ortamda kullanamıyorum. Kokusuzlar ise fiat bakımından daha pahalı ve yapıştırma gücü bakımından daha az iyi sonuç aldığım bir ürün.

5. Japon Yapıştırıcısı anlamında Patex kullanıyorum ama o da küçük boylarda bereketsiz ve büyük boyları ise her yerde bulunmuyor. Bu anlamda açılınca veuzun süre kullanılmayınca da donuyor. Geçenlerde aldığım bir köşeye attığım 10dan fazla muhtelif yapıştırıcıyı atmak zorunda kaldım:(

6. Yine bir yapıştırıcı var gördüğüm ama alamadığım çünkü perakende alınacak yeri bilmiyorum. porselen diş yapıştırma yada dil yapmada kullanılıyor hani lazer dolgu ya da takıya taş koymada ve tırnak protezlerinde, 2'li solisyon halinde birini (ki krem formunda) havan gibi porselen bir kaba koyuyorsun üstüne diğerini katıyorsun çok az ve o ilk solisyonu çözüyor, 2-3 saniye içinde katılaşıp dolgu malzemesine dönüşüyor, rengi zamanla beyazlaşıyor ama boyanabiliyor. Bu malzemeyi bilen var mı?

Benim gibi bunalmış ama çözüm bulmuşsanız paylaşırsanız çok sevinirim...
''Benim yapıştırıcım  bir numara'' diyen yorumlarınızı bekliyorum...



18 Aralık 2012 Salı

10Marifet.org'da Yarışıyorum:))

Bir toparlama yazısı yazmam elzem oldu:))
10Marifet.org ödüllü 2013 Yılbaşı Yarışması düzenledi. Baktım katılım az şansım çok, konu benimle doğrudan alakalı hadi dedim  ben de katılayım...
Sen misin diyen, ben de, ben de  katıldım diyenler mi ararsın, 10marifet'e bakınca ''Bak sennnnn'' diye hayretle katıldığını gördüğüm vatandaşlar mı ararsın şaştım kaldım.
Oy toplamam lazım arkadaşlar, parmaklarınız daha çok çalışa bu yüzden...
Birincilik garanti, 2. liği de kaçırmayayım derken sonunda 1 yaprak keçe mansiyon ödülüne razı olacağım oy vermezseniz haberiniz ola:))

Şimdi gelelim toparlama yazısına:

İlk eserim: Mısır Bebek

bu eserime oy kullanmak isterseniz  buradan 


İkinci eserim: Geri Dönüşüm Çanta


bu eserim için oy kullanmak isterseniz oy kullanmayın:) Bu eserimi yarışmadan çektim arkadaşlar:)
Kendi kendimi sabote etmişim, çekmedim yarışıyorr yaaa...
Oy kullanmak isteyenler buradan


Üçüncü eserim: Mitos Bölünme


bu eserime oy kullanmak isterseniz buradan




Mitos Bölünme Yarışıyor...

Vallahi yayına hiç bu kadar acele yazı göndermemiştim:))
10marifet.org 2013 Yılbaşı Yarışmasında yarışıyorum ve tabii çok eğleniyorum:)


Birincilik garanti, 2.lik de garanti derken baktım beni gören 10marifet'in dinazorlarından adı lazım olmayan şahsiyet iki pipet bir ampul almış eline antikacılığa soyunmuş (Maviş'in benim için kullandığı  ahhh o kelimeyi bulamadım ya! ) yarışmaya katılmış, bir yaprak keçe mansiyona da razı olacağım neredeyse...
İşte bu da mansiyonu garantilesin bari:))
Efendim, geçen yıllarda eve gelen ama nasıl geldiğini bilmediğim  Işıklı Noel Baba şapkasını mitos bölünmeye tabi tutarsam ne olur?
Hem geri dönüşüm olur hem de bütüüüüüüüüüüüüüün aşağıdaki yılbaşı süsleri olur:))




Bu eserimi yarışmadan çektim,boşuna oylarınızı ziyan etmeyin:)


Geri Dönüşüm Çanta Yarışıyor...


Birinci eserimden sonra madem katılımda eser sınırlaması yok, ben de şansımı katlayayım dedim. Yok illa kazanacağım o keçeleri, keçileştim mi, hırs mı yaptım ne? İyi yapmış mıyım? :) )
Evet, yarışmada aradığım ikinci şans bir promasyon ilaç çantası ile…
Bir eczanenin promasyon ilaç çantası bu defa spor bir omuz çantasına dönüştürüldü. Üzerinde reklam olan ürünleri pek severek kullanmam, ne yalan söyleyeyim. Ama kullanılan malzeme kaliteli olunca kenarda öylecene de bırakmaya kıyamadım. Bu vesile ile el attım. Yarışmaya illa katılacağım yaaa, bu da aradan çıktı bu vesileyle iyi oldu.
Daha önce yazlığa duvar panosu olarak yaptığım kumaştan artan küçük bir parçayı yeniden renklendirdim. Reklam kısmının üzerine gelecek şekilde monte ettim. Lakin öyle büyük promasyon yazmışlar ki kapamaya yetmedi. Kenarına önce tülü kornişe takmak için kullanılan bir ürünü monte ettim, üzerine de döşemelerde kullanılan sutaşı geçtim. Eski halinde ortada olan saplarını kesip 2 çıpa ile şıklaştırdım, arasına poşet saplarından gemici düğümü ile süs yaptım. Çantanın içini evde bol miktarda bulunan yatak örtülerimin altından söktüğüm astarla cepli astar yaptım ve bir de halat formuna yakın bulduğum sap taktım. Böylecene şık, kullanılabilir bir yazlık çantaya dönüştü.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Mısır Bebek-2 Yarışıyor...

Benim güzel arkadaşlarımdan gelen genel uyarı üzerine Mısır Bebek/2 Yarışıyor'daki resimlerin kalitesini düzeltmeye çalıştım. Umarım olmuştur, daha fazla fotoğraf ilgili yazıda...



Sevgiler...

Mısır Bebek/2 Yarışıyor...

Ey ahali yarışıyorum haberiniz ola, parmaklarınız durmaksızın çalışa:))

10marifet.org ekibi Yeni Yıl'da yarışmasız kalmayalım diye Ödüllü Yeni Yıl Yarışması düzenledi, yarışmaya son katılım 20 Aralık...

Konu geri dönüşüm olunca pek bir hevese geldim, geri dönüşüm olarak kabullenip değerlendirmeye alınacak mı eserim  üstelik bilmiyorum da ama ben yaptım, oldu diyorum (bak bakkk sen, bu ne iddia!) ve pek severek hevesle yarışmaya kendimi de bodoslama dahil ediyorum. Bugün yazımı gönderdim bakalım ne zaman yayınlanacak. Yayınlanınca link veririm buradan yine face'den beğeni gerekiyormuş oylamaya katılmak için, vallahi pilli ekibine dedim, hele siz bir eserimi yarışmaya kabul edin gerisini arkadaşlarım halleder diye, yani topu size  de attım gitti:))



İşte ilk yarışma eserim...

Aslında yaptıklarımın %90 ı da geri dönüşüm malzemelerinden türeyenler.
Ama gelin görün ki şimdiye kadar yapıp da yayınlamadığım geri dönüşüm ürünü neredeyse elimde kalmamışken 10marifet.org yarışma düzenlemesin mi, hem de tam benlik diyebileceğim bir yarışma...

Gel de saçını başını yolma... Katılacağım işte, bakalım yaptığım geri dönüşümden sayılacak mı? 

O keçelere ihtiyacım var ekip haberiniz ola, siz yarışmaya kabul edin eserimi hele, gerisini arkadaşlarım getirir nasılsa:)) 




Bir geri dönüşüm çalışması...
Mısırını bizati kendim alıp, kendim yedim, koçanını attığım için bir hayli de üzüldüm ama kabuklarını özellikle özenle sakladım, kuruttum, ütüledim, boyadım. Püsküllerini de aynı işleme tabii tuttum. Bunlar atık malzeme değil de ne?
İçinde kullandığım tel, Türktelekom'un  kablo döşerken kullanıp bağlantı yerlerinden kesip çevreye attığı tellerden, itina ile sokakta çiçek toplar gibi toplayıp eve getirdim.
Alt kaide CD'den oluşuyor, çizilmiş bir CD'yi sicimle kaplayarak oluşturdum ve mısırla sicimi aynı çalışmada kullanarak doku bütünlüğü sağladım..
Kova bir otel şampuan şişesi kapağı onu da mısır yaprağı ile kapladım.
Kova'nın içindeki köpüğü oluşturan kabarcıklar eski bir yastıktan tırataladığım boncuk elyaf...
ve yine kızın elinde sıktığı çamaşır bez parçası  aslında uzun ve ütü ile yaktığım bir fulardan kesildi.
Olmadı halen derseniz, şimdilerde elle çamaşır yıkayan mı kaldı derim ben de size:))


8 Aralık 2012 Cumartesi

Eşşek Arıları... Şok, şok, şok...


Vallahi  bugünkü  ''Flash  Haber'' bu benim için. Şok, şok, şokk olacaksınız eğer daha önceki yazımı okuduysanız. Okumadıysanız işte o yazı burada.

Bu yaz başlayıp da beni deli divane eden ve devamının olduğu hakkında kesin kanıtlar topladığım ama nerede diye bütün dolap içlerini aradığım halde yuvalarını bulamadığım Eşşek Arılarımın yuvalarını sonunda buldum!!!Hiç aklıma gelmeyecek ve gözümle zor ayırt edebileceğim bir yere yuva yapmış meğer köftehorlar:(
Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim ama bu defa yine şoka girmeme rağmen korkmadım çünkü uzunca bir süredir tek-tük dolaşan arıların kökü kazınmış 1,5 aydır bir süredir de hiç ortaya çıkmamışlardı.Korkmadım korkmamasına ama bütün vücudum titredi yine zangır zangır. Son çare panjur'un içini açtıracaktım ama çağıracağım adama  sayılarını bilmediğimden saldırırlar, zarar verirler, sebep olurum diye ondan da korkuyordum. Ama korkunç bir duygu bu yaşadığım aylardır eşşek arıları ile aynı odayı paylaşmak, yüce Rabbim bir daha yaşatmasın. Seneye hemen tülleyeceğim bahar gelmeden bütün camları hatta odamdakini hiç sökmedim bile.Doğayla iç içeyim, ormana çok yakınım, bir dolu ev, okul var üstelik ve sahipsiz binalar, oturulmayan boş evler, hani git onlara yuva yap değil mi beni mi buldun be üzecek bu kadar? Balkona kuşlar dadanır bir rahat vemez, odaya arılar... Ben de var bişi ama ne? Yanarım yanarım da bir tek buna yanarım.







Anfora gibi formları, çok sağlam çamurdan, ilk yapılanlar kadar güzel  ve kusursuz değiller, sanırım onları göz önüne yaptıklarından şık olsun istemişler.
Bu defa korkmayınca elektrik süpürgesine saldırmadan tek tek eldiven ve cetvel yardımı ile topladım. Sİzin için resimlerini çektim ve bir kutuya koydum. Yakından incelemek isteyen olursa 2 şer 3 er gönderebilirim haberiniz ola:)

İnşallah bu yuvalar sondur:(, sondan bir öncesi değildir diyor halen bir yanım, çünkü odadan kah dışarı attığım kah öldürmek zorunda kaldığım arılarla sayıları yuvaları sayınca örtüşmüyor:) 

7 Aralık 2012 Cuma

Nostaljik Broşlar...

Nostaljik nostaljik dolanıyorum evde günlerdir:)) Bir yanım yorgun, bir yanım da bu keşiften sevinçli ve kârlı,. her yere bir şey tıkalamış durmuşum ve sonuç olarak da ne nerede bilemez hale gelmişim. Bunlar oldukça eski dönemlerde yaptığım takılardan, en az 15 yıllık, antika değerli bile var artık yaniii:)), hangi kutuya elimi atsam  en az 10 dakika kalkamıyorum başından, bir kutu açıyorum sanki kargodan paket gelmiş de ben içinde ne var diye merakla döküyorum, saçıyorum, yayıyorum tabii tekrar dağılıyorum:) Ellerimi ellikten çıkarmıştım bunları seneler önce yaparken, yad ederken geçmişi bunu hatırlamadan geçmek olmaz! Çok sonra, yıllar sonra ben internetin nimetlerini keşfe çıktığımda, 10marifet.org'u ve tabii siz güzel dostlarımı buldum. www.10marifet.org vasıtasıyla Sevgili Sesiber'le yorumlarda sohbet ederken teli mikserin ucuna bağlayıp bu burguların çok kolaylıkla yapılabileceğimi öğrendim:), benden sonra mı keşfedilmiş yoksa hep var mıydı da ben o yorumlarla keşfettim, halen gülümsetir beni mikserin bu kullanım şekli.  İnsanların paylaştığı bilgilerle birbirlerine keyif vereceklerinin, hem uzun soluklu güzel dostluklara vesile olacaklarının hem de birbirlerine çok güzel şeyler öğretebileceklerinin güzelliğini hissettirdi bu broşlar bana... Bu vesileyle kafayı da dağıttık günden, gündemden koptuk iyi geldi bu nostalji yani :) Aylardan Şubat, yıl 2009, 4 yıl geçmiş  aradan neredeyse üstelik bir blogum da  oldu bu süreçte...

Bu kadar nostalji yeter mi? Hadi bugünlük bu kadar olsun... Gelelim yoğurt kabından çıkan hazinelere...

Bu burgu tel kullanarak yaptığım takılar, yüzükten küpeye, bilezikten kolye ucuna kadar geniş bir aksesuar serisinden oluşuyordu. Elimde kalan bu parçalarsa ya kolye ucu ya da yüzüktü. Formları ile ufak oynamalarla hepsini broşa çevirdim halen kolye ucu olarakta kullanılabilirler ama yüzük için gözüme pek alengirli geldiler.  O zamanlar ne düşünüp yapmışsam, bilemedim:)) Ama bundan sonraki hayatlarına broş olarak devam edecekler...







29 Kasım 2012 Perşembe

Evim, evim, güzel evimmm...


Hemşinli hemşerilerime teşekkürler vallahi, tadı damağımda halen çayın ama bitsin bir an önce de kutuya el koyayım diye  diye biraz müsrifçe de kullandım:)) Organik beslenme adına hiç takıntılı değilimdir ama tadı gerçekten güzel idi, velakin kutusu tahminimden fazla uğraştırdı beni bir daha olmasın kabartma yaptırmayın kutunun üstüne Hemşinli hemşerilerim, dilediğimizce kullanamıyoruz, olmuyor yani :)) 

İlk gözüme kestirdiğimde yayarım boyaları, hamurları dekupaj doldururum her yanına diye hayal ettiydim ama kutunun üzerindeki kabartmalar alttan görüneceği için hevesim yarım kaldı. Ben de elime kumaşları alıp kestim, biçtim, döktüm kumaş boyalarını ortaya, önce boyadım her türlü nakış tekniği, punch, uyduruk nakış kullanarak serbest işledim, ohhh Geyşa'dan sonra ruhuma bir iyi geldi ki sormayın gitsin. Terapi gibi oldu, ruhum da arındı, öyle de keyif aldım ki hani uğraştırdı ama bitsin de istemedim:)) Ohh bea bana böyle işler lazım, ne o öyle çarp çarp dur...

Şimdi 2. kutu'nun kedinin ciğer beklediği gibi bitmesini bekliyorum. Sevdim bu işi:))

Önce çatıdan başlayalım:)) Tersim ters:))

Sonra bir ev çizelim...


Hadiii ikinci terslik yapalım beyazdan kurtarayım evi tümden boyayalım:))

Sonra nakış işlemeye başlayalım Allah ne verdiyse...


Şu ağacı yaparken çok eğlendim, atık ipleri atmayorum biriktiriyorum bir yerde sap sap
rastgele karıştırıp ağaç gövdesi formunu vererek misina ile ara ara dikerek sabitleyip dalları oluşturdum, yakından çok güzel duruyor.


Detaylar...





Ve final..




Evim, evim, güzel evimmmm...





27 Kasım 2012 Salı

Bir Öncesi-Sonrası Projesi:))

40*40 cm ebatlarında bir yastık kılıfı alına, yıkana,kesile, biçile, lime lime edile ve bu hale getirile...


Bitti mi? Tabiii bitmediiii, şimdi aradakilere bakalımmmm, bakalım nasıl olmuşlar:))



 ve toplu gösterim:)

Bitti mi? Yokkk daha bitmedi...


                                           Çok mu çirkinim?


Sizsiniz çirkin:)) Şimdi ben güzelleşip, şirinleşip gelirim:))




Güzel oldum mu şimdi:)))


                                                                  :)))

Bitti miii? Yokkkk daha bitmediiii:))

                                                    veeeee   bizler de varız:))



Bu da bizim toplu gösterimimiz:))



Vallahi tek bir kılıftan çıktı, diğerinin içi daha dolu, o yıkanmayı ben de makinanın boş gününü bekliyorum:))