.

.

30 Haziran 2012 Cumartesi

Çuvalladık yine..

şeklen yani, kalben yani:)))

Mecazen değil çuvaldan kalp, kalpten kapı süsü yaptım.Elimiz çuvala değdi yaa bulanırız artık:)) Ben kapı süsü olsun dedim bu defa, ister duvara as ister lavanta doldurup çekmecelerine koy. Lavanta bulamadım evde, var var ama nerde, bu yüzden sade suya oldu, son koyduğum yeri hiçç hatırlamıyorum:( Bolça parfümümü boça edip astım kapıdaki anahtarların ucuna pek bir hoş durdular...


28 Haziran 2012 Perşembe

Nefes Eksersizine devam:)

Bir mi demiştim:)) durduramam ki kendimi...Birken iki oluverdi:))
Elimde değil, fazla dikmişim çuvalı ziyan mı olsun yani:))
Ohhhhh, hooooohhh, dünya varmış:))








26 Haziran 2012 Salı

Nefes Eksersizi:))

Biraz soluklanıp nefes eksersizi yapayım,yarın Istanbul'da yağış varmış, pazardan beri yaptığım işleri geri sarmayı isterdim:)) ve tabii dinlenmek, durulmak, arınmak için yine takı tezgahının başına oturayım :))
Çuval bezi, dantel ve inci...
Çuvalı keseyim,

danteli büzeyim,

inciyi dizeyim...




Hepsi bir bilektikte harmanlansın...



Hımmm  fena olmadı, gidip bir tane daha  yapayım:))

25 Haziran 2012 Pazartesi

Kat çıktım:)

Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır:)) Bu da demek oluyor ki pek akıllı uslu işler çıkmıyor benden:))
Bu haftasonu itibarıyle yürüyüş yapamadım:( çöpteki ganimetleri kaçırdım:)), bir önceki gün Büyükada sefası yapıp dönüşte de pazara gidince dizlerim kesildi yorgunluktan ...  Ama çöp eşelemeye ne hacet, ev de zaten dellenecek malzeme çok. Aslında uzunca süre önce başladım yersizlik nedeniyle olan varan oraya buraya tıkıştırılan kumaşları tek bir çatı altında toplamaya ama asıl yazlıklar çıkınca büyük bir bölümü bir araya gelebildi. Offf offf ne iş ne iş... Eline geçen sen kullanırsın diye vermiş bir dolu parça, tabii bir de benim aldıklarım ve halamın Marmaristen gönderdikleri, ne yapacaksam bu kadar kumaşı ben de bilmiyorum. Hepsini bir arada koyacak şöyle boylamasına bir dolap var mı derseniz o da yok üstelik. Öyleyse ne yapacağız, bütün bu kumaşları bazanın altına koyacağız ki hem hepsi bir arada hem de ulaşılır olsun. Pekii bazanın altı müsait mi ? İşte orası koca bir soru işareti:))tek çare bazaya kat çıkmak ve müsait hale getirmek. Daha henüz natamam ama bu kadarı bitti yaaa gerisi teferruat:))
Gelelim ne yaptığıma; 
önce olan varan kumaşı döktüm ortaya, kalın, ince, az kullanılır, elime yakın olsun diye diye ayırdım sonra hepsini aynı ebatlara getirmek için ütüledim. Ortalık çok dağılmasın  hem de  kumaşlar kirlenmesin diye nevresim setlerinin ambalajlarını ikiye bölüp kumaşları bölüm bölüm naylonladım.Kitap gibi oldular:) aç aç oku:))




Gardrobun içinden söktüğüm büyük boy 2 adet çekmece tam bazanın boyutlarındaydı yan yana bazanın altına yerleştirdim. Gardroptan söktüğüm çekmecelerin yerlerinden birine çantalarımı birine de daha önce kapladığım 2 sandığı koydum, pek bir rahat oldu. Kumaşları kutulara yerleştirip üzerlerine ince beyaz kapaklar koydum biri tam biri yarım kapak vardı elimde ama daha kapakları monte edemedim, işte işin yarınm kısmı asıl burası, nalbura yol gözüktü 4 menteşe için işim yarım kaldı:))



Sıra geldi, dantel, sutaşı, kurdela, tığ işi gibi parçaları ayırmaya... Çok vakit alıyor incik cıncık onları da şimdilik 3 ana kutuya ayırdım, danteller, kurdelalar, sutaşı ve fistolar.. Bazanın ikinci katına uygun ebatlarda kutu kestim, içleri daha yerleşmedi doğru dürüst, şimdilik dursunlar öylecene elbet onlarda yerleşir. Aplikeler, iğne oyaları içinde 2 büyük ayakkabı kutusu yaptım. Onlarında içleri de tam düzelmedi, akşamları oturduğum yerde yaparım , kutuları da içime sinmedi belki tamamen değiştiririm,bu kadarı bitti yaa şimdi bazayı kapatıp doğru havuza görev başına... Bu sıcaklarda bu işlere nerden bulaşım ki ben:)))

22 Haziran 2012 Cuma

Bir teşekkür ve Parmak Kavgası...

Bir önceki yazımda yaptığım sandığın kapağını  resim çekmek için beyaz fon olarak bırakmak istediğimi yazmıştım ya işte bu yazımda çektiğim fotoğraflar o tahta üzerinde çekildi.
Geçen gün 10marifette gezinirken özellikle yaptığı takıları hayranlıkla izlediğim ama bir türlü o güzel resimleri nasıl çektiğini algılayamadığım GliaTasarım adlı arkadaşımızın, fotoğraf çekmek ve onları düzenlemek konusunda çok güzel bir yazıyı paylaştığını ve tane tane anlaşılır bir şekilde çok faydalı bilgiler verdiğini sevinçle gördüm. Kendisine bu güzel bilgileri için çok teşekkür ediyorum.
Harika çekimleri ve güzel takılarını görmek  için  Glia Tasarım'ın bloğuna bir uğrayın derim.
Özellikle Emeksensin, Pasaj ve Etsy gibi sitelerde satış yapan ve 10Marifet'te yazı paylaşan arkadaşlarımız yaptıkları işlerin görsel kalitesini arttıracak bu bilgi ve belki bundan sonra paylaşacağı bilgiler(:)) kii makina ayarları hakkında da bilgi verse ne iyi olur:)) çok faydalı olacak diye düşünmekteyim.
Bana gelince ehh biraz düzeleyim, bloğuma güzel resimler eklemenin sevincini yaşayayım, 10marifetten kovulmayayım, şu en zoruma giden  fotoğraf çekme olayını sever hale dönüşeyim  yeter de artar... 

Bir beyaz kapak, bir güzel bilgi paylaşımı ve bir digital makina ile işte benden bile çıkan sonuçlar...Daha güneşin doğru saatini yakalamadım, cam kenarında da çekmedim üstelik:))

Gelelim terliklerin öyküsüne,
Tabanı ve içi sapasağlam Ceyo'dan aldığım terliklerin üzeri öyle yıpranmış ki sanırsınız ters giyip üzerinde dolaştım. Ehh epey eski gerçi ama el atmadan da idare edebiliyordum yazlıkta falan giyerek. Parmak arası terliği pek sevmememe rağmen ayak parmağımdaki sorun nedeniyle orta parmakla kavga eden başparmağı diğerinden ayırmam gerektiği hastanede tavsiye edilince aleltecel yazlıkta bırakmışımdır diye hastane çıkışı Metrocity'e gidip bir tane siyah parmakarası aldım, sonra başkalarını alırım diye eve gelip, dur bir de dolaplara bakayım dedim . Bütün bir yazı siyah bir parmak arası ile geçirecek değilim yaa derken olleey bu terliği buldum, daha ayağıma giyer giymez annem ''bu terlikle mi çıkacaksın sokağa'' diye sevincimi kursağımda bıraktı. Yokkk çıkmam, çıkar mıyım hiç diyerek yatak altı operasyonuna giriştim ve onca kumaş arasında  kahve rengi  on santim kumaş bulamadım, iyi mi? Sonra tülbentlere, eşarplara daldım, leopar desenli bir tane buldum ama kıyamadım kesmeye, doğruuu pazara, kumaşcıya baktım yok, eşarpçılara baktım kesmek için pahalı, ümüdimi kesmiş tam dönerken yere karton sermiş bir amcanın tezgahında gördüm tülbentleri, ben kahverengili olsun diye eşelerken, arkada defolular var bedava istersen demez mi?Bir de defoluların başına toplanmış, ellerindekini dideleyip hoşnutsuzca atan kadınlarla nankörlük nedeniyle kavga ettim, al ikisini birleştir adam bedava veriyor size yaranmıyor  zaten sarıp sarmalıyorsunuz ya da 2 ye katlıyorsunuz diye diye. EE ben de ayağıma gelen kısmetimi tepmedim hem de tam istediğim renkleri onlar arasında bulmaz mıyım, alıp eve geldim, ben şimdi zil takıp oynamaz mıyım? Hatta haftaya başka bir proje için daha daha almaz mıyım, siftahı benden bereketi Allah'tan:))) bir sonra ki hafta da o kadınları bulup çatlatmaz mıyım?


Glia Tasarım'ın öğrettiği program kullanıldı.


Fiamma süssüz olmaz, kokoşluk yapmadan durmaz değil mi? EE olsun o kadarcık kokoşluk deyip bir de takılır çıkarılır çiçek yaptım aynı kumaştan...

Ayy baktıkça  resimlere vitrinde görmüşüm sanki de alasım geldi bu terlikleri:))
EE hem terlikler güzel oldular hem de resimler...
Şimdi doğru 10marifet'e yazı hazırlamaya gideyim, pek bir heves ettim, eee benden çok çektiler bir iki güzel resimle onlarda hem bendeki gelişimi görsünler hem de yüzleri gülsün, değil mi ama?


Glia Tasarım'ın öğrettiği program kullanıldı.

Sadece Beyaz tahtada çekim...

Glia Tasarım'ın öğrettiği programda düzenlendi.


İşte bu da sandığımın işlevselliği:))




21 Haziran 2012 Perşembe

Sonunda bu da oldu...

Evet sonunda bu da oldu ve beeennn bu kutuyu kaptım:)) Vallahi şaka değil, bu ca-nım kutuyu hangi insafsız bilmem ama çöpe atmış, son anda gördüm ve konteynır'a ulaşmadan kurtardım onu:)) Hacımansur'un çöpü, evin plastikleri, manavın meyve kasaları, bakkalın kolileri derken bir sokaktakiler eksikti:))
Sitede kağıt vs gibi atık çöpler haftalık olarak bloklardan alınıp belli bir alanda toplanıyor. Ben de gece yürüyüşlerim esnasında  serde olan huy nedeniyle ister istemez uzaktanda olsa gözüm ilişiyor bu yığına. Bu kutunun öylesine o çöp yığınlarının yanında durduğunu görünce yürümemi şaşırdım 1. turda, 2. turda yakınen baktım içi boş, sadece 2 tane pet şişe atılmış, 3. tura başladığımda kimbilir neyin nesidir, pis midir, tahta kurusu mu vardır bitli pireli midir diye kendimi almamak için ikna etmeye başladım, Yokk anacığım olmayacak yürüyemiyorum, turları kısa kesmeye başladım:)) çok kişi yürüyor sitede biri benden önce alır mı alır mazAllah diye bıraktım yürüyüşü falan kaptığım gibi eve getirdim, doğru banyoya, önce tazyikli su ile bir güzel yıkadım, ardından çamaşır suyuyla bir kez daha yıkadım, sonra balkona aldım orada da böcük ilaçlama yaptım sabaha kadar beklettim.  Sabah bir kez daha yıkadım, inat bu yaa  böylesi bir kutuyu niye atmışlar ki bir sebebi olmalı mutlaka diyen içimdeki tüm hain kurtları dindiriceğim. Gündüz koşturması başladı sokak işleri anca akşam üstü eve geldim kutu şirin şirin balkonda duruyor ama içimdeki son kurt sen bu kadar çitiledin bari tam yap bu işi deyip bir de buhar makinası ile siterilize et diye çığırıyor, hadi dedim onu da yapayım eksik kalmasın, kurdum tezgahı ver Allah ver buharı... vallahi kutu benden temiz oldu. 40 derece sıcakta kavrulan balkonda hangi akla hizmet buharla siterilize yapmak diye sorarsanız onu bence  hiç  bana  sormayın, çünkü cevabını  ben de bilmiyorum, zaten fin hamamı gibi olan balkona bir de buharın sıcaklığı eklenince kan ter içinde kaldım, önce başım döndü, sonra ensem zonkladı  fişi zar zor çekip herşeyi o halde bırakıp  yarı  baygın 2 saat boyunca yatmak zorunda kaldım:)) Telef olup gideceğim bir kutu uğruna, hadi bir gün o olacakta geride kalanlar nasıl açıklayacaklar eşe dosta neden göçtüğümü:)) onlar düşünsün vallahi...

Neyse  kurtulduk şimdi işimize bakalım...



2 saat zorunlu mola:)))

Kutunun içini yapışkanlı kağıtla kapladım.

Rahat hareket etmesi için 4 teker taktım...

Dışına koltuk kumaşı zımbaladım.


Üzerine hafif kontraplak  kapak koydum.

Kapağı menteşe ile montajlamayıp özel bir koli bandı ile sabitledim.

Aynı bandı tüm kutunun çevresine geçip üzerine sutaşı yapıştırdım.

Kapağı kaplamak için bir parça kumaşı mobilya çivisi ile monte ettim.


Bu kapağı resim çekmek için fon olarak kullanacağımdan kumaşı kapağın içine çırtçırtladım.





Kutuya ortada olan olan varan sık kullandığım malzemeleri koydum, bir hobi odam olmadığı için akşamları tezgahı kaldırmak sabah yeniden kurmak bir hayli yoruyordu beni özellikle bu sıcaklarda, niyetim hem tarafımca  kolay ulaşılır olsun, çabucak dağınıklığımı depolasın ve  hem de herkes el atamasındı.
Vee sonunda bitti, lakin bir daha çöpten alışveriş yapar mısın deseniz büyük konuşmayayım ama  çok iyi parça ilişmedikçe gözüme yapmam:)) İçinin dağınıklığına bakmayın öylesine koydum elimin altındakileri daha düzenini bulamadılar, gerisi daha sonra yapılır nasılsa...Şimdilik bu kadar....

13 Haziran 2012 Çarşamba

Bez Bebekler-5/Final

Final dediğime bakmayın mezun  etmedim kendimi ara ara yine yaparım ama aklım başka meşguliyetlere doğru yola çıktı bile, başı boş bırakmaya pek gelmez benimde koşup ona yetişmem lazım:))

İşte balerin kızım huzurlarınızda...
Esracığım hatırlattı ben de yaptım :))
Kıyafeti ile de saçı ile de çok uğraştım bu kere, kolay değilmiş bir balerini süslemek. Yine ten rengi kumaş boyası ile boyadım. Şu kumaş boyaları bir alem istemediğin yere damlar hemen rengini verir, saatlerce suda bekletirsin bir yıkarsın boya akar gider, sen de baka kalırsın:)) Farkettiniz mi bilmiyorum ama dudak yapmaktan vazgeçtim sadece boncuk gözleri daha hoş durduğunu düşünüyorum ifadeleri bakımından.

Hadi bakalım şimdi sıra bale resitalimde....









Ohhhhhhhhh ben küçücüğüm ama bu kadar solo gösteri yetmedi mi size? Keşke çok çok olsaydık kaynardım aralarında...


yoruldummmmmm artıkkk oynamıycam:)))

Şöyle oturup soluklanayım...

ter içinde kaldım bu sıcak havada, balkon demirine oturup terimi soğutayım  bari:))

Bu da son olarak Sevgili Tülin Ablam  için mayolu resmimmmm, Fiamma cicilerimi dikerken ben de gösterime çalışıyordum uslu uslu:))

12 Haziran 2012 Salı

Bez Bebekler-4

Bu ayın tümünü neredeyse bez bebeklere ayırdım. Bir işe başladım mı birden fazla üretmeden durduramıyorum kendimi. Ama ne yalan söyleyeyim zevkli bir uğraş ve hoş bir deneyim oldu bana.Kumaş boyası ile ten rengine boyadım bu defa önceleri rengi bayağı bir koyu idi yıkadım ütüledim açıldı ve istediğim renkten uzaklaştı keşke çay veya nescafeyle boyasaydım diye hayıflandım durdum. Başka bahara... yani sonbahara doğru yenilerini yaparken mutlaka deneyeceğim
Bu kez günlük poplin bir giysiler içinde bebeğim, hani hiç birşey atmak yok modundayım yaa benim gömleğin kolları ona nasip oldu:)) Taktı takıştırdı, kot çantasını da astı koluna ve geldi huzurlarınıza... İkimizde bir örnek giyer cicilerimizi artık düşeriz yollara:))









Siz bunu seyrederken ben gideyim sonuncu bebeğin başına, bakalım o ne giyecek nasıl çıkacak huzurlarınıza:)))