.

.

8 Temmuz 2012 Pazar

Tatil Moduna Geçiş...


Fiamma'nın Güncesi yaz tatiline giriyor...

Bu yaz, böyle bir kumsalda taşları dizemesem de üst üste...

Bulut Gölgemize sipariş verdik aynılarını isterim diye:))


kitaplarımı dizdim önüme...Bir kısmını okumaya başladım bile... Daha da var eklenecekler...

Dün kendimi kalınlığı nedeniyle uzak tuttuğum Murathan Mungan'ın da kitabını aldım sonunda...
Nazancığım Amerika'daki kardeşine gönderdiğinden beri kendimle boğuşup duruyordum ama bu süreçte çok olumlu eleştiriler duydum...


Şu kitap ayracının güzelliğine bakar mısınız?Elime aldığım kitabın birinin içinde buldum onu... 


Bazen bir kitabın kapağı da etkileyebilir insanı değil mi? Kağıttan kayık yapıp yüzdüresim geldi havuzda:)) Deli derler herhalde... Bu defa bir kitap ayracından yola çıktım, alınacaklar listesinin en başına kendi geldi eklendi, bana da surpriz:) Kağıttan kayıklar yüzdüremesem de keyifle okuyacağım diye hissediyorum Haziran, tekrar'ı...adı da çekici, muhtemelen bir şiir kitabı olmalı...:))belki de alakasız bir şey ayraçla, aman Allahım ne hayal benimkisi:))



Işık Gürer'in ilk kitabı Mine'de raflarda böyle bir anda iliştiydi gözüme. Eve gelince o kitabın üstündeki oyaları canlansın istedim ve tığ ile devam ettirip kitap ayracı yaptım ve kitap bitene kadar da hoş bir aksesuar olarak kolumu süsledi. Bir rakkamcının ilk kitabı olmasına karşı kelimeleri düzgün yolu açık olsun. Konuları çeşitlensin, satırları dillensin...


Biraz dinlenelim biraz soluklanalım, çökmeye yüz tutup beynini yiyen bilgisayarımızı arındıralım eğer aniden çökerse kurtarmak istediğimiz resimleri düzeltelim dedim. Beyinsel anlamda didineceğim anlayacağınız üzere...
Bir de bu çarpı işim var önümde, kışa kalmasın:))Çizerek kendi kendime oluşturduğum kanallardan yol alıp usul usul işliyorum, dönüşüme bitmiş olur inşallah...Akşamları yine güzel bloglarınızı gezer yaptıklarınızı zevkle izler, ilham alır, yorumlar kondururum sayfalarınıza...


Şimdilik hoşcakalın, sevgi ve dostlukla kalın...


7 Temmuz 2012 Cumartesi

Minyatür Ölçeklendirmeme Sendromu:))

Tam adı bu yaptığım işin:)) ya da tam adı hezimet:))
El terazi göz kantar da nereye kadar değil mi ama?
Bre uslanmaz madem ölçeksiz kendince yapacaksın bir şeyler bari 20 adım at git odaya ''Sırça Köşke'' sığar mı sığmaz mı diye önce orayı bir gözünle tart. Yokk efendim, yokkk ben islah olmam.

Hani şu minyatür işi gerçekten meşakkatli iş, ne zaman ki hezimete uğradım o zaman şu ölçekleme meselesi neymiş diye google'da derin derin araştırdım. Benim daha önce yaptığım minyatürler zaten ölçek dışıydı, standartları tutmuyordu. Malum ilk yaptığım minyatürde de  ferah ferah çalışmış sonra özhakiki kutusuna tıkış tıkış sığınamamıştım:( Vee sırça köşk böyle zaruretten doğduydu.

Neyse gelelim şimdiki işin özüne;
Geçenlerde balkondaki dolabı yerleştirirken balsa ağacı levhalar elime geçti, hadi, elime geçmişken daha elimin altına koyayım benim sırça köşke bir kanepe iki koltuk yapayım bazı eşyaları çıkarayım yeni ekler yapayım, bütün gün sallanan koltukta sallan nereye kadar dedim. EEE yaptım da tabiii yine ölçmeden biçmeden, o balsa ağacını oymak zor bişi, kırılıp duruyor 2 zımpara görünce, bir koltuk bir kanepe bitti ki içimdeki hain kurt ancak harekete geçip sığmayacak bunlar demeye başladı. Kes sesini nasıl sığmazmış dedim bir  lambader yetmedi bir de iskemle yaptım üstüne. Boyamazdan evvel gittin sırça köşkün yanına, ne mümkün sığması, göz var nizam var sadece 1-2 parça eşyadan değil çok daha fazlasından vazgeçmem gerekecek kiiii buna da benim gönlüm razı olmadı.Ama feci bozum oldum hevesim kursağımda kalınca... Tabii yeniden yapacağım, pes etmek yok ama incik cincik şu sıcaklarda zor uğraşmak, havalar serinlesin o zaman başka bir malzemeyle hırs yaptım yapacağım o sırça köşke sığacak yeni eşyalar.


Bu da beyaza boyanacaktı:(



Malzeme de pek içime sinmediği halde yarım bırakma huyum yoktur, fırlatıp atmaya da kıyamadım, boyadım, minderlerini diktim ve elimden geldiğince tamamladım.

Ve tabii unutmazsam dersimi aldım:))

Zenginlik başa bela:))

Para bol olunca koyacak yer bulamazmış insan...

Şimdi al eve bir kasa, duvarı deldir kasaya yuva hazırla, banknotları sığdırmak için tıkış tıkış diz, gelen giden para istesin git odaya, gel odadan, zırt pırt kasanın kilidini aç, kilit gıcırdasın,kilidi yağla, şifreyi unutmamak için aklını sürekli sorgulaaa.. Amman kim uğraşacak onlarla her sabah koyarım birer deste oda kapılarına, gider gelir banknot çeker çeker harcarız:)))Bitince  ertesi sabah yenilerini koyarız fena mı?

Vallahi hayali bile güzel.. biz de zaten bu hayalle yola çıktık, mutfak kapımızı tutan eve nerden geldiğini hatırlayamadığım demir ağırlığın kabı çok eskimişti,  bu defa  salt yapışkanlı kağıtla kaplamak yerine esprili olsun deyip, böyle bir uyarlama yaptım. Üzerine bankacılık zamanımdan kalma mührü akıtıp bir de nazar boncuk iliştirdim.Son olarak sprey vernik sıktım lakin pek içime sinmedi parlak göründü gözüme mat olsaydı daha iyi olurdu ama toz tutmaz hiç olmazsa:)
Desteleri 100'lükten fazla tuttum, gün içinde sıkıntı çekmesinler:))


Bu da TLversiyonu ama bizim mutfağın kapısına en iyi 200 Euro'luklar uydu, rengi itibarıyle:))

Ben sevdim sevmesine de anne sultandan yana çekincelerim var, ne bu böyle şimdi diye dik dik bakmasın diye geceyi bekledim yerine koymak için:))


5 Temmuz 2012 Perşembe

Yemeni'den Çocuk Plaj Elbisesi...

Hani geçenlerde pazardaki kadınlara sinirlenmiştim:( Bedava  defolu yemenileri veren ''gidin işinize yararsa kartonun üzerinden alın'' diyen pazarcıya sövdükleri ve yemenileri dideleyip dideleyip attıkları için (üstelik kartona da atmıyorlardı defosuzunu bulurum ümidi ile taşa atıyorlardı). Al işte kadın, almazsan da sövme, yürü git, bak ben bir yemeninin defolu yanı ile terliklerimi yeniledim, artan defosuz kısmı ile geçen yıl ablamın turistik bir mekandan Bade'm için aldığı  (kalıbını da resmini de almayı unutmuşum:(( )  aklımda kalanı ile bu plaj elbisesini yaptım. Aslında bu 2-4 yaş bebeği için elbise, 5-6 yaş için bluz oluyor ve çok da güzel duruyor eğer canlı desenli yemenilerle yapılırsa.
Hele 2 tane böyle yemeni ile ne güzel fırfırlı çocuk elbiseleri olur. Yada önü lekelenmiş bir çocuğun bluzune fırfır yap kamufle et, yenile, çocuğun yoksa git  bir çocuğu sevindirir. 
Nedretciğim, bak terliklerde orta bölümdeki deseni kullandım:))





Yok yapmazlar anacığım, niye yapsınlar ki? Bir de benim tığ oyalarımı görünce küçümserler, kapı önünde oturup çekirdek çitlesinler değil mi?


Banu'ya Not: Pazara gitmedim o zamandan beri Banuşum yoksa aklımdasın, alacağım sana da:))



3 Temmuz 2012 Salı

Yangından Mal Kaçırmak:))

Yok yok korkmayın, yangın yeni çıkmış değil... Çıkmaya teşebbüs edeli epey oldu ama bu iş ancak balkonun kullanıma açılması ile ele alındı ve bitirildi.
Bu tepsi kuzenimin yaptığı sık kullandığımız bir hediyesiydi. Bir kış akşamı ocağın en küçük düğmesi en kısık şekilde tarafımızca açık unutulup tepsi de üzerinde bırakılınca saatlerce içten içe yanmış. Mutfağa defalarca su almak için falan gitmemize rağmen neredeyse yatarken farkedildi ve alevlenmeye ramak kala su ile söndürüldü. Tepsiyi sapından tutup suya atınca öyle bir duman oluştu ve öyle bir koku yayıldı ki göz gözü görmez oldu bir anda.Sonrası malum, günlerce evden çıkmayan bir koku...Neyse ki ucuz atlattık...
Yanlız şunu gözlemledim ki 100 kat vernik acaip sağlam bir şeymiş özellikle bu derece yanmasına rağmen alev almaması en olumlu yanı başka bir tepsi olsaydı 15-20 dakikada alevlenip bütün mutfağı sarardı...
Evet gelelim şimdi yangından kurtarılan bu tepsinin akibetine... Başına gelmedik kalmadı, gittim geldim kış ayları demeyip kurcalayıp durdum.

O yoğun yanan kısmın yanı sıra erimesi nedeniyle tepsinin yüzeyinde bayağı deformasyon oluşmuştu.






 Önce sadece en fazla yanan yerde oluşan tümseği ortadan kaldırmak için alçı sıva yaptım. İstediğim gibi olmayınca 100 kat verniğin tümünü kazıdım.Çıkan zeminin tamamına alçı  döküp zemini pürüzsüz hale getireyim derken bu kere de alçı yerine çimento gibi bir malzeme kullanmışım inşaattan kalan, kumlu pütür bir şey oldu. Zımparalayınca iyicene kötü bir hal aldı. Onu da kazıdım, bu kere alçı tutkal karışımı bir harç hazırladım niyetim üzerine fotokopiden transfer yapmaktı, lakin nedendir anlamam  alçı dibe çöküp üst tabakada tutkal hakim oldu, transfer tutkalı bu karışımla birleşince bırakın transfer için zeminin oluşmasını plastik tabaka gibi kalktı yapıştırdığım resim. Haydaaa yine otur kazı, illa yangından kurtaracağım yaa  bu tepsiyi benim elimden kim kurtarsın:)) tekrar başa dönüp alçı ile zemini düzledim. Üzerine (kenarları ile bütünleşecek) bu resmi en kalın fotokopi kağıdına bastırıp yapıştırdım. Ahşap boyası ile tamamlamalarını yaptım. 2 paket biri bayat 100 kat verniği köpürte köpürte karıştırıp döktüm,  battı balık yan gider hesabı... tepsi sağa sola sallayıp eşit yayılmasını ve kabarcıkların birbirine tutunmasını sağladım,sonra da uzun saplı mutfak çakmağını alıp bütünü üzerinde gezdirdim, balonların hepsi yok oldu ve gözü rahatsız edecek hiç kabarcıklar kalmadı. Vee işte sonuç... Henüz daha bitmedi üstelik, kenarlarına sprey vernik atacağım biraz daha parlak olsun diye...
Yangından kurtarılan tepsi de bu kadar olur değil mi ?




Yakından çok daha güzel pürüzsüz bir yüzey cam gibi ama resimde yansıtamadım parlıyor:(


1 Temmuz 2012 Pazar

Kot Bileklik Üçlemesi...

Rahat kot elbiseler söz konusu olunca dayanamayıp alıyorum. Ama bu defa yanılmışım daha doğrusu içimde tuhaf bir his vardı giymem ben bunu diye, öyle de oldu. İçine bluz giymeli jampir tarzı bir elbise 2 yıldır dolap bekliyor, kıyamıyorum da tümden gözden çıkarmaya, bu sıcaklarda içine bluz giyilmiyor, bluzsüz hiç giyilmiyor:( Bir ümit bu sene kestim etek yaptım, yıllar var ki etek filan giydiğim yok yine giymeyeceğimi bile bile yaptık bir iş, eee artan kumaşları atmak yok elbet onların suyunu çıkarıp bir şeyler yaparım değil mi?:))

Önce bu yazımdaki bebeğe elbise oldu, ardından da bu kot bileklikler.Seneye eteği keser çanta yaparım:)) Ayy olur mu olur:) En iyisi bu yaz sonuna kadar bir kere bile giymezsen ben onu kumaş deposuna aktarayım:) Hem de kaç çanta çıkar, 100 lerce de bileklik, ol-leyy:)




Not: Ayy tam yazı hazırlarken dellendim yine? Yazdığım yazıda bazı kısımlar önizlemeye basınca beyazlatılmış çıkıyor yayınlayınca da aynen öyle kalıyor, dün Sevgili Asortik Krepciğimin bloğunda bu konuya ucundan vakıf oldum, sansürmüş! Neyine sansür, neyime sansür bir türlü konuyu halen kavrayamamış bulunmaktayım. Bir şeyler kaçırmışım arada ama ne? Sizlere de oluyor mu, bilgisi olan varsa faydalanacağım bir kaynak bilen varsa yardımcı olursa sevinirim. Kışşş kıışşş sansür müsün nesin, git başımdan:))