.

.

31 Aralık 2013 Salı

Yeni Bir Yıl....

Bu
Yılbaşı
ağacımı
hediyelerle
donatmak
yerine, her dalını
bir dostumun adı ile
süslemek istedim…
Yakın dostlar, uzakta olan
arkadaşlar. eski arkadaşlar,
yeni dostlar. Her gün gördüklerim
ve ara sıra görüşebildiklerim. Hep
aklımda olanlar ve sıkça unuttuklarım…
Her zaman yanımda olanlar ile olamayanlar
Kötü gün dostlarım, hep destek olanlar... İstemeden
üzdüğüm dostlar ve istemeden beni üzenler. Çok yakınımda
olanlar, ulaşamadıklarım, yıllardır görmediklerim, özlediklerim....
Vefa borcu olduklarım. Bir telefon uzaklığında olanlar.
Alçak gönüllüler, gönülden sevenler.
Az ya da çok hayatıma girmiş
tüm isimler… Bu
ağaçta hepsinin
kökleri sağlam,
dalları uzun ve
güçlü olacak.
İsimleri
daima asılı kalacak…
Her yeni yıl, eskilerin yanına yenileri eklenecek.
Zor anlarda ağacımın gölgesi dostları ve dostlukları
bir nefes serinletecek. Yeni yılla gelen tüm yeni
umutların, yeni başlangıçların, dostların, bütün yeni
günlerinizi aydınlatması ve sizlerle daha güzel anlar
paylaşmak dileğimle...
İyi Seneler

   FİAMMA


Tüm güzel dileklerimi bir ağacın dallarına astım bu yıl da...Her yıl olduğu gibi kendime Murathan Mungan'ın Yeni Bir Yıl Şiirini okudum. Çok şey istemiyorum, adresini yüzlerinde taşıyan insanlar olsun her daim yanımda, yalansız, dolansız,riyasızca..

Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
"içtenliğin" yada "dünya görüşünün" kirletmediği
Kendime bir kart yazarakyeni bir yıla girerken işte bunları diliyorum...


Yeni Bir yıl
I
Bir dönem daha bitiyor
İşte bu kadar duru,bu kadar yalın
Bu kadar el değmemiş
Sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızıngibi başkasını karşımıza
Perdeler çekip,ışıklar söndürüp
oturup yatağın içinde bir başımıza
Sorgulamak kendimizi
Öğrenmek ikimizin anadilini,ikinci belleğimizi
Öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
Bu aynanın dehlizlerinde gezinirken görürüz
Karanlık günlerimizin kenar süslerini

Biterken bir dönemin son günleri
Biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
Gençlik ikindilerini
Kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri.


II.

Bir dönem daha bitiyor
Düşlerim ,tasalarım,yarım kalmış onca şey
Her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden
Bana mı öyle geliyor
Yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman
İnsan yaşlanırken?


III.
Kırdım mı incittim mi birilerini?
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Dağınık yatağım,mutsuz yatağım
Çoğalttım mı eksiklerimi?
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Hançer kıvamındaki o karamizah tadını
Şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a
Sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım
akşama
Yeni bir devre...
Ama nedense herşeyin tadı dağılıyor ağzımda
Bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında
Aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta


IV.

Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Bırakılmış mektuplar
Ve yurdumun her karış toprağında tefrika edilen karanlık
Ey hayatıma girenler ve çıkanlar
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey

O kadar çok anlattım ki
Kendime kaldım anlatmaktan...
Bunaldım kendisiyle boğuşmasını
Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
Ofset duyarlılıklardan
Kaç zamandır bir ermiş dinginliği havalandırıyor dizelerime
açılan pencereleri,
Durup bakıyorum akşam sularında zaman kavramlarına,
Zamanı düşünüyorum;koyuluyorum
Anlamını yitiriyor "şimdiki zaman"ın boşyüceliği,tarihin unutkan
sayfalarındaki mürekkep lekeleri
İşimin başına dönüyorum içimde ıssız bir gönül erinci

Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
"içtenliğin" yada "dünya görüşünün" kirletmediği
Kendime bir kart yazarak bunları diliyorum.


V.

Sabahları açık penceremin soluduğu kent
Nabzında yüzyılın dağınık sancısı
Dumanı üzerinde tüten yıkıntılar
Hangi anlamı kuşanabilir şimdi yeni bir dönem
Umutsuzluk sözlüğünden karşılıklar aranırken hayata
Hangi söküğünü dikebilir bu yaralı kuşak
Hangi yüreğe öğretilebilir unutmak!


Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Biliiyorum, duyuyorumihissediyorum adresini yüzlerinde taşıyan insanlar var
Hala bir umut var...
Aydınlık bir caddeye açılan bu sokaklarda.

9 Aralık 2013 Pazartesi

Beşiktaş Belediyesi Levent Sergi Salonundaki Sergimiz...



















Yazacak paylaşacak ne çok şey var diye diye dolanıyorum günlerdir blogumun kıyısında köşesinde eski arşivlerinde...Evet, neler birikiyor neler, güncelliğini yitiriyor belki bazı birikenler lakin ben bir türlü oturupda sıralayamıyorum bir yerden başlamak lazımken bilgisayarın başına oturamıyorum ne yazık ki... Mesela Serpille Angara Çıkartmamız ve Angara Günlükleri var ki dar zamanlara sığdırmayayım derken arası açılıyor zamanın ama olsun ben günlük gibi bloguma elbet not düşeceğim ki her günü ayrı ayrı keyifliydi...Mesela yeni nesil kocakarılarım var ki acaip keyifli çalışmalar ve deneyimler oluyor bana, mesela yılbaşı hazırlıkları var ki rengarenk, az, öz ve şık, mesela dikerken daha aşk yaşadığım kitap kılıflarım var kiii, var ki var yani...
Bu kadar giriş tantanası yaptıktan sonra gelelim gelişme bölümüne:)) Evden bir çıktım pir çıktım derler yaa Sokak Kızı İrma'nın blogu olarak adını değiştirsem tam zamanıdır şu günlerde blogumun:)) Dün sabah itibarıyle Istanbul'da sergi ve kermes günlerim başlamıştır efendim. Ayın 9'u ile 12 si arasında Beşiktaş Belediyesi Levent Sergi Salonunda, 13,14,15 Aralık 2013 tarihleri arasında Fidan Başaran&Filiz Dündar kardeşlerin konağındaki Kermes'e katılarak evime dönüyorum. Bugün Vira Bismillah deyip evden bavulumla çıktım ve ilk günü yaşayıp gece konaklamak üzere evime mutlu mutlu intikal ettim. Gelemeyecek olan, aramızdaki kilometrelerce mesafeler bulunduğu için kalpleri ile yanımızda olan güzel arkadaşlarımla sıcak sıcak paylaşayım  heyecanımızı ki güzel yorumlarınızla yanımda yanıbaşımda olun istedim... İşte ilk günden karelerlesizleri başbaşa bırakıyorum...
Özetle Avrupa Yakasında çokk sıcak günler yaşanıyor, Aralık ayına yaz mı geldi ne?